kral arthur ne demek?

Kral Arthur, Britanya mitolojisindeki efsanevi Camelot kralı. Hikâyeleri, 5. yüzyıl sonları ya da

  1. yüzyıl başları Britanya'sında geçen Arthur, Britanyalılar için savaşta ve barışta ideal kralın simgesi olmuştur. Arthur'un, Sakson istilacılara karşı Kelt asıllı Britonların koruyucusu olduğuna inanılır.

Tarihçe

Arthur adına, ilk kez 6. yüzyıla tarihlenen erken dönem Kelt halk şiirlerinde rastlanmıştır. Kral Arthur hakkındaki ilk öykülere ise Orta Çağ'da yazılmış romanslarda rastlanır.1

9. yüzyıl civarına tarihlenen ve birkaç farklı derlemesi olan Galli rahip Nennius'un Historia Brittonum'unda (Britonlar Tarihi) kral olarak değil, tek eli ile 960 kişiyi öldüren bir komutan olarak geçer. Arthur efsanesi ile ilgili en önemli kaynak Monmouthlu Geoffrey'nin 1136 yılında yazdığı Historia Regum Britanniae'dir (Britanya Kralları Tarihi).

Kral Arthur'un gerçekten Britanya Kralı olup olmadığıysa bilinmemektedir. Kimi tarihçiler buna candan inanırken kimileri ise onu bir asilzade ve dönemin güçlü bir komutanı olarak sayar.

Taştan sökerek aldığı kılıcı Ekskalibur, büyücüsü Merlin ve meşhur Yuvarlak Masa Şövalyeleri, aslında daha çok Arthur'u konu alan edebiyatçıların ürünleridir. Kral Arthur'un mezarının Avalon'da olduğu söylenmektedir.

Kral Arthur efsanesi

“Bu kılıcı taştan çıkaran kişi, tüm Britanya’nın hâkimi olacaktır.”

Aslında bütün hikâye bu kehanetle ve efsanevi kılıcı daha 15 yaşındayken taştan çıkarmasıyla başlar. Çocuk Arthur’un ailesinden olan (aslında evlatlık) Ector babası, Kay kardeşi idi ancak kılıcı çıkarsa bile İngiltere kralı olamayacağı çünkü ailesinin soylu bir aileden gelmediği öne sürülmüştü. Bunun üzerine Ector onu evlatlık edindiğini söylemek zorunda kalmıştır. O sıraların en büyük kâhini (Druid’i) olan Merlin bu evlatlık olayını onayladı ve Merlin’in de yardımıyla Arthur tahta çıktı. Gerçekte ise babası Britanya Kralı Uther Pendragon, annesi ise Cornwal Düşesi Igraine idi. Tamamen kralın soyundan geliyordu.

Arthur kral olduktan sonraki dönemler ise çok daha karanlıktır. Genel inanışa göre topraklarını genişletmiş ve halka kendini zamanla sevdirmiştir. Margawse ile evlendi, ancak İrlanda seferinden sonra evlilikleri tanrıları çok kızdırdı ve ikisini lanetlediler. Arthur’un bilmediği şey Margawse’nin aslında öz kardeşi olduğudur ve Merlin’in bununla ilgili de bir sözü vardır: “Bu birleşmeden doğacak çocuk sana elleriyle ölümü getirecek.” Arthur doğacak bütün soylu çocukları bir gemide topladı ve denizaşırı ülkelere yollanmasını emretti, bunun üzerine yalnızca bir oğlu kurtuldu. Kıyılarda bir adam buldu onu ve adını Mordred yaptı. Daha sonraları yeni bir yasal varis arayışına giren Kral Arthur, Sör Leodegrance’nin kızı Guinevere ile evlendi, bu da onu hem yuvarlak masa şövalyelerinin en büyük söz sahibi olma hem de imparatorluğa yeni bir veliaht verme imkânı doğurdu. Kral Arthur bu sıralarda büyük Roma İmparatorluğu’na bile kafa tutacak bir hâle gelmişti, nitekim de zaferle sonuçlamıştı. Yanında ise sadık dostu Lancelot vardı ancak zamanla bu yakın dost ona ihanet edecek ve Guinevere ile Lancelot arasındaki yakınlaşma aşka dönüşecekti. Arthur’un ve şövalyelerin güvenini kaybeden Lancelot’un en büyük destekçisi Gawain de artık onun düşmanıydı. Çünkü Lancelot’un gözünü bürüyen bu lanetli aşk, kraliçesini kaçırmaya çalışırken Gawain’in kardeşlerini de öldürmesine yol açmıştı. Mordred, kraliçeye ve tüm imparatorluğa sahip olacağını ve Arthur’un artık yaşamadığını söyledi herkese. Bunun üzerine tekrar İngiltere’nin korunması için bir sefer birlik verildi ve eski dostlar tekrar birleşti. Ancak Arthur ve Mordred çoktan savaşa başlamışlardı bile. Arthur’un, oğluna son kılıç darbesini vuracakken Mordred’den ölümcül bir darbe aldığı söylenir. Arthur sonunda son nefeslerini veriyordu. Son isteği olarak ölürken, yanındaki Bedivere’den Excalibur’u alıp göle atmasını istedi. Ancak bunu başaramadı. Kılıç göz kamaştırıcıydı ve bunu yapamadı, elleri titredi ancak 3. denemesinde attı. Arthur artık ölmüştü, yuvarlak masa şövalyeleri dağılmıştı.

Lancelot ise kralının kılıcının bekçisi olarak Excalibur’un taşının etrafına bir kilise yaptırıp o kilisede bir papaz olarak yaşadı, son nefesine kadar orayı korudu.

Arthur'un etimolojisi

Arthur'un kökeni hâlâ bir tartışma konusudur. Kimileri Latin aile ismi olan Artorius'tan türediğini söylemekte (fakat muhtemelen Mesapik234 ya da Etrüsk567 kökenli), kimileri ise Galler dilinde "ayı" anlamına gelen arth ile ur'un birleşmesiyle "ayı-adam" olduğunu söylemektedir, gerçi bu teori sağlam değildir. Eski Galler dilindeki Artgur ve Orta/Modern Galler dilindeki Arthur'un kökü, Arthur değil, bir Briton ismi olan Arto-uiros olmalı (Galler şiirlerinde Arthur ismi hep -ur hecesiyle biten kelimelerle kafiye oluşturur, -wr- ile değil. Bu da gösterir ki ikinci element [g]wr "adam" olamaz).89 Belki de bunun, eski Latin Arthur mitolojisi yazılarında Arthur'un ismi Arthur ya da Arturus diye yazıldığı, hiçbir zaman Artorius diye yazılmadığıyla bir ilgisi vardır. Her hâlükârda bu, Arthur isminin kökeni hakkında bir şey açıklamış olmayabilir, sembolü ve adının anlamı ayı olan Kelt tanrıçası Artio da Arthur'la bağlantılı sayılmıştır.10 Artorius Galler dilinden alındığı zaman kendi kendine Art(h)ur olmuş olabilir; John Koch'un söylediğine göre bunun açıklaması, tarihî Artur'un şu anki Latin kaynakları (eğer Artorius denilseydi ve bir efsane olmasaydı) 6. yüzyıldan sonra yazılmış olması lazımdır. Başka bir ihtimal ise Arthur'un 5. yüzyılda yaşamış Britanya kralı Riothamus olmasıdır.

İlgili filmler

Kaynakça

Orijinal kaynak: kral arthur. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.

Footnotes

  1. "Arthur." Britannica.com

  2. Marcella Chelotti, Vincenza Morizio, Marina Silvestrini, Le epigrafi romane di Canosa, Volume 1, Edipuglia srl, 1990, pg. 261,

  3. Ciro Santoro, "Per la nuova iscrizione messapica di Oria", La Zagaglia, A. VII, n. 27, 1965, P. 271-293.

  4. Ciro Santoro, La Nuova Epigrafe Messapica "IM 4. 16, I-III" di Ostuni ed nomi in Art-, Ricerche e Studi, Volume 12, 1979, p. 45-60

  5. Wilhelm Schulze, Zur Geschichte lateinischer Eigennamen (Volume 5, Issue 2 of Abhandlungen der Gesellschaft der Wissenschaften zu Göttingen, Philologisch-Historische Klasse, Gesellschaft der Wissenschaften Göttingen Philologisch-Historische Klasse) , 2nd Edition, Weidmann, 1966, p. 72, pp. 333-338

  6. Olli Salomies: Die römischen Vornamen. Studien zur römischen Namenge­bung. Hel­sinki 1987, p. 68

  7. Herbig, Gust., "Falisca", Glotta, Band II, Göttingen, 1910, p. 98

  8. See .

  9. See .

Kategoriler